Bu ifade, Kur'an-ı Kerim'de Bakara Suresi'nin 18. ayetinde geçen bir bölümüdür ve manevi anlamda sağır, dilsiz ve kör olan, dolayısıyla Gerçeği Kavrayamayan kişileri tasvir etmektedir. Ayetin tamamı şöyledir:
صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَرْجِعُونَ
Sümmün bükmün ümyün fehüm lâ yerciûn.
(Onlar) sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Artık (doğru yola) dönemezler.
Bu ifade, sadece fiziksel bir engeli değil, aynı zamanda kalplerin ve akılların hakikate karşı kapanmasını, İdraksizlik ve Anlayışsızlık durumunu ifade eder.
Bu ifade, Bakara Suresi'nde Münafıkların özelliklerini ve durumlarını anlatırken geçmektedir. Münafıklar, dış görünüşte Müslüman gibi görünseler de, kalplerinde İman etmemişlerdir. Bu ayet, onların Hakikate Karşı Dirençlerini ve Hidayete Erme konusunda umutsuz olduklarını ifade eder.
İslam Alimleri ve Müfessirler, bu ayeti farklı açılardan yorumlamışlardır:
Bu ifade, günümüzde de Hakikati Görmezden Gelen, Gerçeği Duymak İstemeyen ve Doğruyu Söylemekten Kaçınan kişileri tasvir etmek için kullanılabilir. Medyada Yalan Haber Yayanlar, Çıkarları İçin Gerçekleri Çarpıtanlar ve Toplumu Yanlış Yönlendirenler bu ifadeyle anlatılmak istenen duruma örnek gösterilebilir.
"Sümmün, bükmün, ümyün fehüm la yetekellemun" ifadesi, Kur'an-ı Kerim'de Münafıkların durumunu tasvir ederken, aynı zamanda İnsanların Manevi Durumlarını ve Hakikate Karşı Tutumlarını anlamamıza yardımcı olan önemli bir ifadedir. Bu ifade, Hakikati Arama, Doğruluğu Savunma ve Yanlışlardan Uzak Durma konusunda bizlere önemli dersler vermektedir.